Bebek, dünyaya gözlerini açmadan önce aldığı nefes için gözyaşı döker. Toprağa dökülen sudan yeni bir nefes filizlenir.

Aliento, toprak ve sudan filizlenen o nefestir.

 Göğüslerden maviliklere yükselen nefes, toprağa can suyu olarak geri döner. Aliento, ilhamını bu döngüden alır. Rüzgârın savurduğu toprak ateşte can bularak göğün rengini alır sofralarda. Topraktan yükselen tütsü kırk yıllık hatırın kokusuyla karışır ruhlarımıza. Bu ruh; Yaşar Usta’dır, Hulusi Kentmen’dir, uzatırlar hatırlarını Nusret Babalara, Fikret Babalara… Yaşar Ustanın elini vurduğu yerde, Ekmek Teknesi’ndeki terdedir Aliento, nesilden nesile aktarılan masalların özünde.  Bu özün yetiştirdiği ‘adam olacak çocukların’ gözbebeğinde…

Geçmişten aldığımız bu ruhun modern çizgileridir Aliento.

 Kırlangıcın çırpınan kalbini bıraktığı maviliklerden, denizin derinliklerinden, çiçeğin boynunu büküp baktığı yerden oluşan desenlerin sofranızda nefes almasıdır Aliento.

 Bir şiirin kırgınlığından, büyük bayram sofralarının coşkusundan, annenin kızına miras bıraktığı çeyizin duygusallığından harmanlanır; başak bereketinde, ekmek kokusunda can bulur.  

Size, sizden bir nefestir Aliento.

 

 

 

 

Aliento, geçmişten geleceğe can veren nefes…

 

cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR